Kayıtlar

2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
gülümsemek vefadır
Bugün sessiz bir geminin ağır yükleriyle vedalaştık o mu beni attı ben mi onu attım göreceğiz

Kendine yolculuğa çıkan bir mentinin çok keyifli hikayesi!

Resim
Ceren Erdem ile 8 ay süren yapılandırılmış bir Mentorluk deneyimi yaşadık. Ben öğrendim, geliştim, şaşırdım, sevindim, keşfettim… Ceren kendi hikayesini sizin için anlattı. 💬 “Soru sormanın bir şeyin gerçekliğini ortaya koymada en etkili yöntem olduğunu fark ettim”  Ceren Erdem  1)     Neden Mentorluk Desteği Alma İhtiyacı Hissettin?            Çalıştığım kurum yapısını değiştirme ve yoluna farklı bir stratejiyle devam etme kararı almıştı. Alınan bu kararla birlikte değişen yapının içinde yer almak istemeyen birçok kurum çalışanı arkadaşım kendi istekleriyle istifa ettiler. İşten ayrılma kararı alan kişiler arasında benim ekip arkadaşlarımda mevcuttu. Bu süreçte beni kurumun yapı değişikliğine gitmesinden daha çok ekip arkadaşlarımın işten ayrılışları etkilemişti. Çünkü birbirine bağlı, ekip ruhuna sahip, ortak iş üretebilen, birbirini seven ve gözeten bir ekiptik. İş arkadaşlığının yanında birbirimize duyduğumuz sevgi, saygı ve güvenle sürdürdüğümüz dostluğ

Gençlerin eğitim hayallerine Microfon desteği, Microfon gençlerin sesine güç katıyor!

Resim
E-Bursum ’un ve Mic rofon ' un kurucusu Mesut Keskin ile beraberiz.  E-Bursum çalışmalarından dolayı aralarında Harvard, MIT, Sabancı Vakfı Fark Yaratanlar, International Youth Foundation, Hamdi Ulukaya Girişimi, İbrahim Bodur Sosyal Girişimcilik Ödülü gibi bir çok programda fellow ve fark yaratan seçildi. Sosyal problemlere teknoloji odaklı çözümlere odaklanan Mesut, son olarak Ashoka Fellow seçildi. Şimdi gençlere cesaret ve destek olmamıza aracılık eden, gençlerin eğitim hayallerine ulaşmalarına katkı sağlayan Microfon'u kurdu ve kendisine sorularımız var. 1- Toplumsal dayanışmaya ve sosyal fayda üretimine en çok ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde yine teknolojik tabanlı, yenilikçi ve çözüm odaklı bir  araç olan kitlesel fonlama  platformu  Microfon ile karşımıza çıktın. Gençlerin cesaretine destek olmak için sen de hep yeni girişimlerde bulunma cesareti gösteriyorsun, peki nedir Microfon ?  Bildiğin gibi son 4 yıldır E-Bursum ile gençlerin daha kolay ve adil bir ş
Bazen alkışlayarak cesaret veririz, Bazen de alkışlamak cesareti büyütmeye yetmez o zaman katılırız, Katılmak yetmez bazen başkalarını katarız, Cesaretimiz yetmez bazen alkış ararız.

Evden de mobbing olur mu?

Mentorluk görüşmelerimde yeni çalışma modelleri üzerine de konuşuyoruz. Evden çalışmanın verimliliğe etkisini, konsantrasyonu nasıl sağlayabileceğimizi, yaşanan hak kaybı var mı ya da  ortaya çıkan yeni eşitsizlikler oluyor mu? Tüm bunlar üzerine çalışırken "mobbing" üzerine de mentilerden sorular geliyor.  Ben yetkinlik alanım dahilinde tespit, öneri ve deneyim aktarımında bulunuyorum, bununla beraber her işin bir uzmanı vardır diyerek soruları bir de uzmanına yöneltiyorum.  Mobbing ( İşyerinde Yıldırma) İnsanda Saldırganlığı Açıklayan Kuramlar ve Vaka Örnekleri kitabının yazarı Dr. Öğr. Üyesi Derya Deniz'den destek istedim.  Mentilerden gelen sorulara verdiği yanıtları sizlerle de paylaşıyorum. Bize zaman ayırdığı için değerli arkadaşım  ve adaşım Derya Deniz'e çok teşekkür ederim.  1)     Mobbing sadece kurumlarda mı yaşanır? Mobbing kelimesinin tarihçesine baktığımızda kelimenin kökü olan “mob” ortada toplanmak, saldırı için toplaşmak gibi anlamlara g

Kendim istersem tutturduğum kanatlarım

Balkonundan yanan Haydarpaşa'yı gören, tarihi yarım adaya selam veren, kapısının önüne gemiler park eden bir evden ve İstanbul'un 3 odalı kalplerinden biri olan körlerin ülkesinden geldim buraya. Başka neyin kalbi 3 odacıklıdır bilir misiniz? Kurbağaların... Suyumsu bir odadan çıkıp dar ince uzun bir sokağa geldim... Burada en ilgimi çeken şey çocuklar her evde 2 tane olmak üzere 1 yaştan sonsuz yaşına kadar olan çocuklar... Sesleri çıkmadığında, oynamaya sokağa inmediklerinde ve birbirleriyle çok uzun hayat deneyimlerini paylaşmak için ellerine bellerine koyup, birlikte dünyayı kurtarmadıklarında, çok sıkılıyorum. Balkonda iki gözüm var, biri kargalar için diğeri çocuklar için. Kargalar beni sevmedi oysa saksı diplerine onlar için ceviz koyan ve o cevizi bospadan gidip alan benim. Sanırım fazla ilgiyi sevmediler çünkü çenelerini her açtıklarında, eğer çocuklar ortalıklarda yoksa, mahallede bir ses var diye neredeyse peşlerinden uçarcasına kanatlarına takılmaya ç
çizmek hayatı acemice hiç ustalaşmayan fırçalarla, çıkmayan boyalarla...

Tarihli ya da tarifli değil bu mektup...

Aynısından bende de var, seninki çoğaltılmış ama sana yazılmış. Bu mektup diyorki; yalnızlık / yanlızlıktan  mı yazar insan? ( düzeltesin geldi değil mi? ) Sözün bittiği, gitmediği, az kaldığı yerde mi yazar insan? Hayatım işte bu akan suyun üstünde, yüzen vapurun içinde, üstünde, bir o yakadan bir bu yakaya, gitmeler ve gelmeler... durmalar değil ama! Sevmem durmaları, yaşamaları severim, bazen giderek, bazen kalarak ama durarak değil! Durmak kayıtsızlığını hayata geçiremem. Suyu severim ama... Arındırır, severim suyu... Her bir adamın ve kadının içinde başka bir şey var, buna inanıyorum hem de çok. Beden bir elbise, kabuk, dış... Bir "iç" var! İç var, his var, enerji var, beyin var, ruh var, beden var ve tüm bu "var"lar savaşıyor, sevişiyor, barışıyor, bağrışıyor, ağlaşıyor, gülüşüyor zaman zaman ve sonunda, toplamında "biz" oluyoruz... Toplum gibiyiz, içinde ve dışında... Ötesinde ve berisinde... Doğasında ve kimyasında... Hayallerimiz v
Bütün çiçekleri dökülür evrenin bir çocuk ağlarsa, Bir çocuk ölürse çiçekleri açmaz evrenin.

Haluk Levent, Bilinirlik, Kahraman, Güven ve Sivil Toplum

Sivil toplum, gönüllülük ve toplumsal fayda üretimi eğitimlerinde katılımcılara soruyorum. Soru: Toplumsal fayda amacıyla yaptıklarıyla gündeme gelen, sizi etkileyen, çalışmalarını takip ettiğiniz isimler var mı? Cevap: Acun Ilıcalı - Haluk Levent - Müge Anlı ( harf sırasıyla yazılmıştır ) Bu isimlerden Haluk Levent ve Ahbap üzerine yazacaklarım. Herkes ne oldu da biz bu kadar kötü olduk diye merak ederken ben ne oldu da Haluk Levent bu kadar iyi oldu? diye merak ediyorum. Bu iyinin altında, güvenilir, bilinir, tek, aranılan... gibi bir çok başka kavram da var. 1999 Kocaeli Depremi ile Türkiye'de Sivil Toplum için bir kırılma yaşanmıştır ve o günden beri büyük, küçük, dernek, vakıf, platform, kooperatif, oluşum vs yapılarıyla binlerce organizasyon hayata geçmiştir. STK'lar / STÖ'ler, binlerce rapor, araştırma, anket, kampanya, proje, etkinlik ve işbirliği örnekleriyle hayatımıza girdiler. En büyük sorunlarından biri hep finansal sürdürülebilirlik oldu. Ba

yaşıyorum

12 Nisan, 1 aylık korona virüs karantina döneminde 1 regl periyodu geçirdim, yani bir kere adet oldum, 1 kere kanadım… pratikte böyle ama kaç kere kanadım onu yalnız ben bilirim. Dedikleri gibi daha sancılı olmadı zaten daha ne kadar sancılı olabilirdi ki diye düşündüğüm an ağzıma terlikle vurmaya başladım “çok merak etme”. 12 Nisan Pazar bugün hayatımın son 20 yılını yaşadığım İstanbul’dan ayrılıp İzmir’e geleli 90 gün oldu. Sokağımda toplamda 9 insan her gün aynı voltayı atıyordu, değişen bir şey olmadı… 12 Nisan Pazar bugün koronada #evdekal çağrısına uyalı 31 gün oldu. Şehir değişikliği yapma zamanımın 3’te 1’ini evde geçirmişim. Ah güzel İzmir oysa senin denizini taşırmaya, mezelerinde sarhoş olmaya koşarak gelmiştim. 31 günde ne yapmadım… okumak için kitap listesi yapmadım, henüz hiç müze gezmedim, fotoğrafları arşivlerden indirmedim, yeni bir dil öğrenmeye başlamadım, yogaya hiç başlamadım, filmler arasında koşturmadım, ekmek yapmadım, yeni ta