Kayıtlar

Kasım 18, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Arka duvardan bir ses geliyor. Orada süren bir hayat var, sesler sana yaşanılan keşmekeşi getiriyor, duyuyorsun. Sevmekle, kalabalıkla acıyla karışık… Yan döşekte, yorgan altında, kaçak güreşir gibi sevişirken anası babası, yer döşeğine kulağını gömen çocuklar gibi duymamak için süzülüyorsun kendi içine. Ama yan ev tepişiyor apansız, analar babalar güreşiyor kaçak maçak, adına kiminin sevişmek dediği arbedede, yıkıyor seni her türlü; yan ev, yan döşek yıkıyor derinden. Kime alan açayım desen duvarlarını yıkıp, seni bir kaosun içine sokuyor.  Seni bir yorganın altına alıp kaçak maçak becermek istiyor. Ama hani herkesin özeli vardı duvarlara gerek kalmadan, duvarları yıkan özeller vardı hani beraberinde seni de yıkan. Arka duvardan, yan döşekten, komşundan, ailenden, aşkından, sevgilinden, dostundan, arkadaşından, içinden sana doğru bir yıkım geliyor, ıslığını sadece senin duyduğun yardım çağrılarının arasında kaybolduğun. Seni bir yorganın altında, bir duvarın arkasında,
Gördüm ki her fırsatta kendini yokuş aşağı bırakıyorsun korkusuz. Kime, neye çarparım, kim tutar, kim bakar, kim seyreder aldırmadan! Dikişsiz bir ağız, el frensiz bir kafa, korkusuz bir kalple… Görüyorum ki vuruyorsun yokuş aşağıya… “Tutacağım seni yumuşacık sallan gel” diyor biri; şaşırıyorsun açık, tutmaya meraklı değil, tepmeye, itmeye, hırpalamaya, yuvarlamaya meraklı çok…
doğruyu söylemenin bedelleri senin yüzünden çekilen mide ağrıları gece ağır kafa güzelleme ritüelleri boş yok dedi kodu dedi kodu halleri suratına bakmayan trip vari yüz kası hareketleri yalayanı koynuna al rahatla
Bu başı alıp duvardan duvara, bir çıngıraklı yılan çıngırağı, bir kuyruklu yıldız kuyruğu, bir sarkaç saat sarkacı, bir delinin deliren salyaları gibi oradan oraya; zamanı, göğü, doğayı ve insanı unutarak savurmak yok mu aklında? Bırakıp gitmek buradan, buralardan, oralardan, şuan oturduğun masadan kalkıp gitmek, şimdi yattığın yataktan çıkıp gitmek, az önce açtığın evin kapısını arkandan bir daha açmamak üzere vurup çıkıvermek, şimdi ettiğin bir lafı geri alıp o meclisten çıkıp gidivermek sözünü kolunun altına alıp… yok mu o deli aklında? Oralardan, buralardan, geçmişten ve gelecekten, belki, sonra, ama ile başlayan cümlelerden kaçıp kurtulasın yok mu? Bir ağırlık gibi taşıdığın, taşıdıkça toprakla beraber göçerttiğin hayattan göçüp gidesin yok mu? Deli başının delirdiğini, sıyrıldığında kemiklerin arasının yavaş yavaş açıldığını, sinirlerin uçlarının eridiğini, ettiğin lafların elektrik akımı ile yüklü olduğunu anladığın gün, gelmedi mi bu gitme isteği? Biliyoru
boğazımdan  yumurtalıklarıma doğru  bana bırakma dediğim halde  bıraktığın sendenlerle  uğraşıyorum
kulaklarınızı tıkamayın gözlerinizi yummayın sesimi bastırmak için daha yüksek sesle konuşmayın yormayın kendinizi daha buradayım gitmiyor kalıyorum yolumuz uzun sizi solluyorum
eski sevgilinle mi barıştın cesaret gelmiş bakışlarına eski sevgilini mi unuttun cesaret gelmiş bakışlarına
geyik erkekten sıtkım sıyrıldı bir yetenek bir marifet bir ince zeka her şey bir dalga sorma
kız komşunun kızı kız iki yanak al yanak pembe dudak kız gözünü sevdiğim minik elinde koca işler ah kız komşu kızı o ne tatlı iki dudak
büyük bir yanılgının kurbanı oldun koçum çok fena yenildin planların şöyleydi ne kadar kan kusturur ne kadar öfkelenir ne kadar kötü davranırsan o kadar anlatmaya çalışacaktı kendini o kadar sevinecektin sen sandınki seni kaybetmemek için her şeye yeniden başlayacak senin sevdiğin şeyler kalacak yani seninle sevişecek yalnız başkasına gözünün ucu ile bakmayacak seni eleştirmeyecek olduğun gibi kabul edecek seni büyütecek büyütecek yüceltecek yere göğe sığdıramayacak gözünün içine baka baka yalan konuşacak yani ama sen bundan mutlu olacaksın bir de inanacaksın her şey yeniden başlayacak seni mutlu eden şeyler yine yaşanacak mutlu etmeyenler bir pişmanlıkla denize atılacak ama fena yanıldın koçum ne oldu biliyor musun biliyorsun kendi hırsında boğdun kendini ve evet her şey yeniden başladı ama sensiz
aşkın gelmişini geçmişini belleme sanatı bazı insanlar vardır ki rahat duramazlar ellerindeki bütün güzel kıymetli şeylerin canına okur gelmişini geçmişini bellerler bu rahatsız insanlar mutluluktan sürekli endişe eden kaygılı ve kendilerinin iyi olan hiçbir şeyi hak etmediğini düşünen tipik kendini sevemeyen ama bunun farkına varamayacak kadar narsist şuursuz insanlardır şimdi nasıl olur bilinmez bazı insanlar bunlara aşık olur yanılır diyeceğim aşk yanılmaz ki çünkü aşk bilmez doğruyu yanlışı eğriyi düzü aşk olu verir olu verir biti verir aşk bitmez olmak biti verir aşk orada durur biri gelir onu bırakıldığı yerden yeniden alır kaldırır kopartır ama şu şuursuz rahatsızlar var ya onlar en kallavi aşkın yemin ederim  gelmişini geçmişini beller aşkı kıçına sokar ara ki bulasın
bir de anam var benim meleklerden melek huylulardan huylu masumlardan masum uslanmayan bir doğrucudur benim anam üç kız bir koca bir de bir var bir yok dostların kalbini çalmış güzeller güzeli uslanmayan bir doğrucudur alındımı alınır yavru bir ceylan gibi ürkek bedenin içinde affettiğimi yere göğe sığdıramaz hıp hup atan kalbinin içinde dirayetine şaşırırsın o hiç bozmaz kendini buğday teni minik minik kirpikleri güldümü içini ısıtıveren sesi benim anam uslanmayan bir doğrucudur
benim babam eski bir serseridir aslı şudur benim babam eskimeyen bir serseridir esmer teni kızdığında daha da bir kararan kavisli yay kaşları delirdi mi daha da bir şekillenen anlının tepesine doğru gücünü kim bilir kimin kestirebileceği çocuk aklına uyup giden deli fişek kalbi ile benim babam eskimeyen bir serseridir içindeki puşt çıktımı güne aman bak eğlenceye gırgıra ince zekaya niyetin aynasını gözünün içine doğru tutmasına benim babam anamı delirten eskimeyen bir serseridir aşık da eder deli de eder benim babam serserinin dibidir