Kayıtlar

Aralık 15, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
herkes başka bir şey der sevdiğine senin dediğini demiyor diye değildir ki senin sevdiğin değildir ki seni sevmez
ah http://www.youtube.com/watch?v=Rka7ONk7T9I 20:48 bazı insanların önüne geçemezsin geçmemelisin kadınların hiç
ağlayarak ağıllara baktı ama hiç ağlayacak bir göz yoktu
doymayan bir kalbi dünden kalmış bir simitle kandıramazsın
soğuk bir somyada ne aşk yaşadık sigara paketlerine saklanan biz büyümedik analarımız özledi sadece
canımın en içi güzelliğim insan sevmeyince sevmiyor sevince de seviyor kahrolsun
tam işte şimdi sen varsın diye hayatımda çığlıklar atmayı istemiyor muyum zannediyorsun
bir közlenmiş biber gibi içim gider gibi acımı nedir bilmez gibi her şeye rağmen yalayıp bir tadına bakıp yemek gibi
esmer bir kadın teni ve seks yarabbim sen her şeyi mi biliyorsun ve kadından bu kadar mı anlıyorsun
ben seni suçlayamam korktuğun için ben seni suçlayamam güvenli bir yatağa ve koyna gittiğin için ben sadece burada olabilirim gelebilmen için
üzerimde sadece bir yorgan çıkarsız gecenin soğuğundan korunaklı bacak arası sıcaklığında arzulu vurunca kaygılı gel
soğuk bir gecenin içinden kestane sıcaklığı ile iki küçük memenin arasına süzülen küçük bir kadın özlüyorum
daracık bir yerden sızı gibi akıyor yarabbim yalvarıyor sanki aşk taşıyor
sen ona istersen tutku de ama ben düşündükçe sırılsıklam oluyorum be
bol amışmalı ve sikişmeli bir akşamın arkasından ne kadar huzur olabiliyorsa
sakın durma aşıksan çünkü hiç bir koruma kalkanı aşkı korumaz fizik boşluk tanımaz
tırnaklarının şeklini seviyorum dedim sana çığlık atacağım dedin bana at güzelim at çığlığını
o bordo tırnaklar yandan örgü saçlar üzüntülü kapı önü sohbetleri gel gir içime al beni
sanıyor musun ki sensiz çok daha mutluyum sanıyor musun ki rakım sensiz daha bir içilesi
geceler hep mi ağır sevdiğim ben seni sen beni kaybetmek için çok mu günah işledik
ben seni yatağımda özledim
çekip o sandalyeyi altına bağladıkça sen bütün bağları gitmeye kuşandıkça bütün yolları boynuna doğru akıyorum ben
sen öylece dursan da ben yalarım seni bu dayanılmaz çekiciliğinde ah kaşların ve o güzel burnun
her gece mi tomalar yürürür gözüne doğru her gece mi korkmasan da kör eder seni yoldaşların sesi
ne sana sevdalıyım ne ona anladım ki ben o adama
bacaklarının tam arasında köyden gelmiş bir bit gibi yakınlıktan mı esaretten mi yoksulluktan mı yoksunluktan mı bu am bitleri
ıslak bir sokaktı başın önündeydi sırtında yoksunluk vardı aklında kim bilir ne
ben değil sen savurdun küllerini acımasızca bıraktın oralarda beni gittin anlamadım ben seni
asitli bir ortamda buldum ben seni yaktın ciğerimden sen beni mahalle anlamadı esnaf gördü bizi
nasıl korkutmak isterim ki öncelikle seni nasıl isterim ki  ürküteyim isterim ki ilk ürkme benden
üzerimde alçak dik yokuşlarımda tümsek yüksek derinliklerimde ince kalın semalarımda geziyor elin aşkınla
seviştiğimiz ilk anı hatırlıyorum nasıl da bütün ağırlığınla bırakmıştın kendini bana
yapışıyorum ince dudaklarına her çizgisi ayrı bir anlam taşıyan kaçamaklarına kaçma
yalvarıyorum sana duy beni ellediğin ilk günden beri şimdi yoksun bu zalimlik değil mi
yaktım ucunu yandın sen yandım ben sen boş sandın doluydum ben
anlamadın sen sana geleceğim ben bir tenhada sana sesleneceğim adınla ister anla ister anlama
sana ilk de bana değil mi bana ilk de sana son mu sonsuz olsak ne güzel olmaz mıyız
hey delikanlı boğaza karşı yavukluya yapışmak nasıl bir ahşap bank üzerinde ya sonrasında ayrılamamak nasıl bir ahşap tabut gövdesinde
aynı dili konuşmamaktan korkma gözlerimiz buluştuktan sonra ya tenlerimiz onları unutma
beni sana aşık seni bana aşık sanıyorlar bir de değil sevişiyoruz zannediyorlar bilseler ona aşığım
devam eden bir şovun içinde kalbim parçalanıyor sözlerinle bir usta eli bekliyor sesler
o koca dilin ortasındaki çukura dilim diline sözüm sözüne bir kerecik değseydi keşke tüm gün özlemlerimiz içinde
yarın cumartesi değil evet gece sabahı zorla da olsa bulacak evet kalbin aşkı seçecek evet ben buradayım evet
yok bensiz nereye gidersen git yolun açık olsun demedim sana dedim ki gidersen yol bırakmam sana
sana karışmamı tarçınla salyangoz gibi bir öykü yazmamızı salık vermişsin olur hem de öyle bir olur ki izlerine yapışır tozlarım antenine çarpar kabuklarım ben sana karışırım
nasıl sen yokmuşsun gibi yaparım ki bütün gerçekliğinle ve içime akan gözlerinle bana bakarken bana hissettirdiğin uçma hissi bütün bedenimi sarmışken nasıl yokluğunu yaşarım
cebindeki  aşka giden bütün biletleri at ne şahit bırak ne ip ucu bir mermerin en derin oyuğunda  ve bir duvarın olabilecek en girift halinde aksini ispatlayana kadar sev beni tıpkı benim seni sevdiğim gibi
bazı kadınlar hiç ölmez bazıları hiç doğmaz kadınsız olmaz
çok istedim seni oldun
bütün biliyor musun tüm hepsi ürpererek ayağa dikildi bi inatla coştular kalbime doğru çarptılar bocaladık beraber yutkunduk sevdik öldük beraber
lagavulin boğazımdan tüylerimi diken diken ederek iniyor imany kulaklarımdan ciğerimi darmadağınık ederek yükseliyor parmaklarımın ucunda bir makas kesiyorum eskiler için yeniler kesiyorum isimli tarihli renkli yapıştırarak ekliyorum beyaz bir elbise üzerimde tepemden inen ışığın rengini almış her zaman gitmeye hazır kadar güzel kalakalıyorum aşk seni seviyorum
kırıldı kalem gördün mü kaldık mı klavyeye içine izinsiz bir susam tanesinin bile düşemeyeceği tuşların içine ne biplemelerden kaçak yapmış ince ayarlar sıkıştı süpüremezsen yalarsın parlatırsın cilasını çeker bir yolunu bulursun olmadı birini sallandırırsın ibreti alem olsun diye sosyalmedyada öcünü almaya kalkarsın olmadı ev basar taşaklarını havalandırırsın
ancak patlatarak beynimi hart rak bir darbe ile parmaklarımın ucundan akıtarak sitrik asiti ön yüzü bedenimin toprağa dönük ve sürünerek bileklerimden tutulup çekilerek ve belki de sırtımın kaşınan yerlerinden olma uyduruk kanatlarımla bir osuruk kadar sürecek rüzgarla havalana bilirim senin yarattığın bu siktiri boktan düzende
sesleri duyacaksın hep nereye kaçarsan kaç kafanı nereye sokarsan sok duyacaksın direnen her bir hücreyi tırnakların çekilir gibi nefes borundan aşağıya iner gibi hissedeceksin bağırsaklarına düğümlenecek özgürlük sıçamayacaksın onu her şeyin içine sıçtığın gibi
günlerdir uyumuyor aklım gözlerim hiç bedenim biraz biraz vahşi eller uzanıyor sakin hayatlara karış karış ediyorlar huzuru ölümlerden geçiyoruz terklerden koşar adım ıslak sokaklardan meleklerin pili tükenmesin aklım uyumasın gözlerim kapanmasın bedenim durmasın dinlensin sözlerimle birlikte bedenim çamurlar yapışmasın arkama uyumak ölüme denk olmasın