Kayıtlar

Ekim 13, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
bana sadece senin inandığın şeylerden bahsediyorsun sakıncası yok bahsetmenin zaten her şeye sadece biz inanıyoruz aslında duyduğun bu derin karşı koyulmaz davete kulağına fısıldanan bu ulvi emirlere bir diz hareketi ile eğiliyorsun peki beni neden yanında sürüklemeye çalışıyorsun sen duyuyorsun sen inanıyorsun sen istiyorsun beni kendi duyduklarımda bırakmayı neden denemiyorsun
haksızlıklara tahammülün olmadığı gerekçesiyle kendi hak ve doğru anlayışın içinde başkasına haksızlık yapıyorsan
içinde küçücük bir can olduğunu öğrenmişsin sevinçten deliye dönmüşsün büyüyüp gittikçe o senin de sevincin aşkın büyüsün
duygu için gökkuşağının altından ilk geçensin sen deli kavuştuğunda yağmur toprağa  ilk ıslanansın sen altında şanslısın bebek gözlerin ilk ağladığında yaşıyasın şansın ve katır inadınla iyi ki doğdun iyi ki doğdun hayata
aksi ispatlanana kadar kancıktır insan
inan hatta iki gözüm önüme aksın inan sevdim seni
en seksi karşılaşma anları için bir duble de bana doldur saki masada olana olmayana gelmiş geçmiş bütün aşklara
beni kandıramazsın ta gözümün içine bak hayat biz birbirimizi biliriz ben de sana derin çizikler atarım
bir zamanlar özgürlük dediğin bugün ahlaksızlık saydığın elbise gibi giydiğin çuval gibi sakil duran  başkasının erdemini sonra kimlere satacaksın ki
tüm doğruları iskambil kağıtlarından bir kuleyi yıkar gibi yıkmak istemez miyiz hep içten içe
hayata birlikte başladık size haksızlık edemem sizi bırakıp gidemem kız kardeşlerim bedenlerim
şunları çok iyi hatırlarım; azıcık kısacık daracık zamanlarında bana sarılıp gün ortası uykusu yapmak istediğinde annem, çocuk aklımla bile "uyku nasılsa biriktirilen bir şey değil ama oyun öyle mi" diye fırt fırt kaçıverirdim o sıcak koyundan. hele kaçmayayım diye ayaklarıyla bir mengene gibi kısacık bacaklarımı sarmaya çalışarak gösterdiği gayret taktire şayan ama ya ben, benim gayretim de bir o kadar efsane... Her seferinde galip gelir kaçardım o bacakların arasından, şimdi "ah keşke sarılıp yatsaymışım" diyorum ama bir de şunu diyorum "o zaman da inatçıydım, o zaman da canımın yapmak istemediği hiç bir şeyi hiç kimse yaptıramazdı bana, canımın içi biricik annem bile olsa...
karşı koymak tüm deneyimlere bildiklerine ve bomboş bir kağıt gibi her seferinde yeniden yaşamak tüm vebali boynuna
sadece sesini dinleyerek erebilirim
sevginin öldürmediği aşklara sekiz yüz metreden atlamak ister kollarım
cengaver duygular bunlar alanı toz duman ederler
sen uzunca kilometrelerin ucunda bir taze ağaç kokusunun seni koruyan kalkanında mutlusun kimseden habersiz
düz bir çanak gibi evren fiziğe aykırı mantığa sığmıyor güneş her açtığında ve sağ gözümün kenar algısına bir yaprak sallanması takıldıkça bir parça umut biraz inat doluyor buralar kaybolmaya görsün aydınlık hemen ıslak bir haberci düşüyor kavuğuma
durup bazen sığındığımız şeyler gerçekten bizden  güçlüler mi diye bakmak lazım bir kandırmacanın içinde kendimizi kaybetmeden önce
orospu kadınların ciğersiz erkeklerin ciğersiz orospulara dönüşen insanların günü bugün
işte böyle hiç susmayan bileklerine en ağırından anıların takıldığı ve sonra deryalara atılmış gibi boğulurcasına ve fakat hiç çırpınmadan teslim olduğun her batışta yeni bir vurgun yediğin saatlerden de geçersin ne zaman gelir çeker seni aşağıya bilemezsin ancak o ağırlıkla gidersin ardından gitme de göreyim
yaşanılanları sadece zaman bilir ve sadece zaman yazar zaman zamanla kendi kendine değil geçmişimizi geleceğimizi bile siker
sana ağlıyorum dostum dizlerim titreyerek gözlerim çoktan avuçlarıma düştü aklımsa kim bilir ne vakit kendini hangi yolculukta hangi handa bıraktı çırılçıplağım anlayacağın
hislerim yanıltmadı beni ama sen gözlerim yanlış yapmadı bana ama sen seni değil kendimi affediyorum her çocuk gibiyim ben de
canımı acıtamazsın daha fazla demiştim yalan okursun bile yapma ama ne gerek var
kalbimle kendi kaderime yenildim seninle olabilmek için sen sandığım bir hayalin peşinden gittim
bugün de o günlerden biri geçmişinden getirdiklerinin iki değirmen taşı arasında seni öğüttüğü günlerden biri
sahte gülümsemelerle ucu sivri laflar etmek bir canbazlık işi bence sence çocuk oyuncağı dilinde
özlemek acıttığında kaşlar daracık anlımızda kaçacak yer aradığında birbirine değmeden ah o kalbimiz kıvrım kıvrım katlandığında  içine içine yanıyordur sevdamız tüte tüte
korkularımıza yenilmese günlerimiz içimizden geleni geldiği an hesapsız yaşayabilsek doğrular bariyerine takılmadan insanlar birbirini yargılamadan sahip olmadan her hücresine sevebilse isterse sevişebilse göz göze değmek gibi bakışabilmek gibi doğalından aksa hallerimiz
dokunmak her şeyi unutturabilir çünkü kendi hafızası her şeyden daha güçlüdür tenin
seni hiç anlatmayan bir şarkı sözünde sırf oralara bir yerlere değiyor diye tınısı sisli ve odunumsu bir mazi kokusu dolu veriyor ortama diye yalnız insanların dalıp giden gözlerinin çaresizliğinde karışık karmakarışık duyguların sana varamayan dip koçanı gibi sahipsiz kalmış seslerinde günleri arka arkaya dizerek anlamaya çalışıyorum hayatı
seni kaybetmek değildi niyetim ama aynı yerlere bakmayınca gözlerimiz aynı havayı solumayınca özgürlüklerimiz birimiz zincirleri severken diğeri kanatları yüzemedik aynı okyanusta
dallarından sardunya sarkan bir balkonun soğuk demirlerinde sıcacık bir hayal var adı gülsüm
bu boşluğun adını koyamadım yokluğunda tuzlu bir deniz sonrası gerginliği mi kızgın bir güneşin kavurucu izleri mi dipsiz bir kuyuya düşen son alın teri mi yoksa sırf yansıması mı ruhunun
evlenmenin doğasına aykırı olduğunu söyleyen insanlar bunu neden evlenmeden önce beyan etmiyorlar acaba
zamanı geçmiş bir meyve gibi fikirlerin özünde tatlı faydalı ancak vaktinde değerlendirilmemiş
burnuma kan kokusu geliyor kafamdan kulaklarıma doğru oradan burnuma doğru akıyor araya gaz kokusu karışıyor demek ki böyle de bir anı oluyor
yol yapıyorsun  yollara düşüyorsun yolculuk ediyorsun yine de azıcık bükülmüyorsun
kadınlar erkekleri umursamadığını söyleyince erkeklerde kadınları umursamadığını söyleyince ikisi de birbirleri tarafından umursanmak için ölüp bitince kelimeler mi günahkar gözler mi birbirini inkar edenler günahkar değil mi