Kayıtlar

Mart 15, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
selsefil bacak arası edebiyatı bu yerlerde sürünen az biraz kaliteli bir müzikle göbek deliğine kadar çıkarabilirsin ama hayat hani herşeyin sorumlusu bildiğin onun ağırlığı işte o çıkmaz yukarıya kalır oracıkta acıtır bir devrim bekler amın
çekip gitmiyorsam bu hayattan annemdir nedeni çokça eee bunu bile bile nasıl kanamasın kalbim o kadar çocuklarını kayıp veren annelerin derdine ve gidip gelmeyen evlatların boşluğunda nasıl salıncaklar kurar iktidar ve faşizmi her yerde yaşayan bu asıl allahsızları asıl acımasızları asıl sahtekarları nasıl unutsun kalbim ve neden inadına gülmeyeyim yaşıyorsam herşeye rağmen
kereleri çarpmışlar yoncalarla yola düzmüşler eşekleri yemişler yememişler sıçmışlar sıçmamışlar günleri dertlere dermanı aşlara katmışlar ne renklerden ne dillerden ne seslerden olmuşlar o gün bugündür kaybetmişler hakkı da hukuku da bir rüyanın kuyruğuna bağlamışlar
şurdan geçti gönlüm insan dediğin hayvanı bilmiyorum çünkü emeğinin arkasında durmak istiyor ördüğü duvarın diktiği fidanın büyüttüğü çocuğun etttiği işin sattığı malın insan en basitinden varoluşunun arkasını dik tutmak istiyor bir kuyruk gibi titretmek değil dik tutmak istiyor ve her kim insanın elinden insanlık onurunu almaya yelteniyorsa yok olmayı hak ediyordur zamanda
apaçık sarhoşluk çöktü göğsüme. daha bir yudum içmeden, bir sevda yıkıntısı midemde ekşi ekşi. havalar, bahar, insanlar, içime attıklarım, bir bir, gece sabaha yazarken,  içimden içimden bana baktılar kaldılar. kaldık dört mevsim gibi üç beş uzuv, bir beyin, bir kalp. kendi aramızda dönerek peşi sıra, yanlış zamanlarda olmadık çiçekler açarak, döküldük çürümeye yüz tutmuş, ıslağı yemiş vişneler misali. ve oldu sabah hiç bir şey olmamış gibi... kalktık, bitti sarhoşluk, ve yeniden açtık. arsız sarmaşıklar arasında biten bir yasemin gibi.
her canlının meyvesi üremek ve sömürü çoğalmak ve tüketmek yaşamın en sonsuz girifti değil mi
Başrollerini Robert De Niro ve  Philip Seymour Hoffman’ın paylaştığı Flawless/Kusursuz’u yeniden izlemek bana neden iyi geldi. Iki ..üç… şey söylememe neden oldu! Ön yargılarımız bitmez, şekil değiştirir, yer değiştirir, farklılaşır ama vardırlar. Asıl olan, ön yargılarımızın bizi esir almasına ve ön yarglarımız nedeniyle başka insanlara karşı haksızlık yapmamıza, izin vermememizdir. Dostluk dürüstlükten beslenir, bu nedenle tatlı diliyle bütün yılanları deliğinden çıkartacak bir dostu değil, doğru söylediği için dokuz köyden kovulacak bir dostu tercih ettiğim gerçeğidir. Çünkü bütün doğrular tatlı dille söylenemeyecek kadar acı olabilirler Cinsiyetler ayrımcılık yapmak için yokturlar onlar farklılıklarından doğan güzelliklerinden yeni farklılıklar yaratmamız için  vardırlar. farklı ve eşit …