Kayıtlar

Aralık 1, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
bittin üzüldüm mü hayır tarçın kokusuna karıştın ta içime kadar girdin sevdim mi bayıldım
bazı iyi mühendislere hayranım bazı iyi sayısalcılara bazı iyi yazarlara bazı iyi sosyalcilere nasıl da takıyorlar söz konusu kalp insan duygular ve şiir olunca
korkma bıraktım uçurtmanın ucunu boşuna demem ben korkma korkma diye
ayaklarına kapanıyorum aşktan yakıyorsun çekinmeden çekinme bütün çınarlar senin gövdenden çıktı evvelden
ağlıyorum doyasıya bakmıyorsun oralı olmuyorsun sanıyor musun ki hep buradayım
sensiz nasıl sinsin içime hayat bir üst geçitin üstünde nasılsın sensizlik sinsin içime
buralarda bir yerlerde buralarda bir yerde olmanı değil gerçekten olmanı bekliyorum ben
şimdi sen orada yaşıyorsun diye ben sen o sokakları bir bir arşınlıyorsun diye ben şimdi sen varsın diye ben sevdiğimden mi olayım
ne anlatıyım ben şimdi sorana seni sevdiğimi mi seni sorarlarsa ne anlatacağım
ne iyi ettin sevgilim sevdin beni zorlarsam belki ben de sevebilirim seni
bir gece hatırlar mısın soğuk bir gece sen sarhoş ben sarhoş ikimizinkide alkolden değil sarhoşuz ne acı bir karşılaşmada buluştuk
sevebiliyormuşum yeniden vazgeçme anne benden
seni sevdiğim için senden özür dilemeyeceğim ama seni yanlış gördüğüm için özür dilerim
ne güzel senin sığınacak şeylerin var ya benim gibi çırılçıplak olsaydın
beni arkadaş sohbetine denk görmedin belki sen kıyıda köşede beklerim sandın ama yok o araya giremediysem hiç bir yerde  yerim yoktur benim
hepimizin kendi göğü var evet ve bir de kendi denizi uça bilirsen ve yüze bilirsen şayet
ezik bir aşık gibi zavallı geldim sana sanırım sana seni seviyorum dedikçe sen beni yazık sandın ama seni sevmek yazıksa sen yazık değil misin canım
bit biter mi bu gece  bitmez kelimeler biter mi bitmez aşk biter mi aşklar bitse de bitmez
ben dönmem geri ama sen cesaret edemezsin o kalın boynunu aşk için değil hiç bir şey için eğemezsin uğurlar olsun
seni olmadığın bir yere koydum bakalım nefes alabilecek misin dostlarının yanında aşksız
inan şuan gözlerim dişlerime yapıştı salya sümük azıcık zavallıyım neden sürekli sürekli yanılıyorum hem sen sanıyorum
senin her seferinde ne işin var kalbimin üzerinde de git git git git bildiğin yere
erken çaldı kilisenin çanları ve erken çaldı kalbimin zili ve ben en olmadık yerde doyurdum kendimi
uzunca zaman sonra yeniden sevdim yeniden kanatlandı bu baharlı kalp bir kar fırtınasına çarptı esti yağdı kayboldu
ben sen sanmadım ki seni sen kendini sen sandın ben istemedim ki seni senden sen kendini vermedin
uzatmayalım  delik deşik etmeyelim değil mi uzatmayalım hayatı sakız gibi hislerimizi sündürmeyelim değil mi ağırlığında bırakalım sevgiyi delik deşik etmeyelim değil mi
yeniden sevebiliyor bu kalp anne bir hayale de olsa vurulabiliyor kendi kendine de olsa yeniden sevebiliyor bütün uzak ihtimallerin içinde en imkansızı kendine can seçiyor
illa bütün uzak yakın kıyıların hikayelerini birlikte kaleme aldık rol arkadaşı olalım diye tutturmadık illa da aşkı kendimize yazmadık
hayır gidiyorum umurunda değil biliyorum üzülüyor muyum kahroluyorum evet sana mı hayır bana mı evet
bir piç gibi bir sik gibi bir saçma kahkaha gibi bıraktın da beni iyi mi ettin senin kendi bilinirliğin içinde beni bir bilinmezlikte bıraktın da iyi mi ettin
ben nasıl anlatayım şimdi bu gece sonsuz mutlu olduğumu kelimelerle kelimeler yetmeyince tenle nefes girmez mi devreye işledin tenime nefesin nefesime ne edeyim ben şimdi
gitmekle gelmek arasındaki uzun yolu en iyi ben bilirim
seni her seferinde yeniden yaşayabilirim ama her seferinde yalvaramam yaşattıkların için bensiz sen de bir hiçsin
nasıl geldim gittim kayboldum kaç kere her seferinde buldum seni ve her türlü terk edilmişliğe rağmen yine de yaşadım seni hayal miydi diyorsun varlığın
bir kumsalı daha yalayıp gitti efkar en küçük kum tanelerine değdi bu kez her seferinde daha acımasız olmayı seçecekti çünkü efkar insan hakkını vermedikçe kendini gömmedikce efkar yeniden gelecekti geriye ve kim bilir kimlerin cebinden çakıl taşlarını toplayıp alacaktı kaçmasın diye o kumlar
damar belki bugüne kadar başına gelen sevdaların hiç biri damarını bulamamıştır yumruğunu sıktırıp olmadık bir yerden girip canını acıtıp akıtıp kanını çıkı vermiştir girdiği yerden bir damar buldum sende denememe izin ver
sen ben sana varsın diyemem yoklar arasında olmak isterken sen ben sana sensin diyemem sen olmak istemezken sen
ışık seni karanlığın içinde bir ışık gibi hatırlıyorum ışıklar kesildiğinde söylediğim şarkıyı tutturuyorum dönersen yak aydınlığın ucunu şarkılarım tutuşsun...
şimdi şimdi değilse ne zaman harekete geçeceksin ve şimdi değilse ne zaman gerçekten seveceksin
hikaye bunlar kimsenin anlamadığı hikayelerimiz var anlatınca anlamı azalacak sandığımız anlaşılmayınca yıkıldığımız azalıyor tabi çünkü anlaşılınca çoğalıyor
koşuyorum yeminle koşuyorum sana vallah parçalandı tabanlarım bir kanat takmadın uçayım yeminle sevdalıyım koyuver gönlünü gönlüme de uçayım
gibi çılgınca seviş neden duruyorsun içinden geldiği gibi değil sadece aklından geçen gibi konuş diline geldiği gibi değil gönlüne geldiği gibi ketumlar sevişemez yarım kalır meşk
iyi kötü iyinin içinde kötü gizli değildir kötünün içinde de iyi ikisi de apaçık ortadadır ikisi de bizim kadar iyi bizim kadar kötüdür apaçık
sen ben sürekli ben ben diyorsan kimse sen sen demiyordur
eğdin boynunu sonra kocaman bir kilit taktı evlilik boynuna aşağıya daha da aşağıya doğru eğildi kalbin değil canının istediklerini kitabın istediklerini verdin
doğuş ilahi bir adaletle bekledim sabahı geceler bitmeden sabahlar çıksın istedim bir başlangıç için bir son olmadan zaman yerine varsın bir kerecik de güneş sebepsiz doğsun istedim
cenabet yolculuklar bu gece de o gecelerden konuşkan bir dostun gölgesinde içeriden geçen hallerin yarışlarında biraz gülünç biraz hüzünlü kimi hüznü seçer en çok sevinç hemencecik biter hüzün izini sürer senin peşinden gelir peşinden gidersin sevinci kovalar yakalar siker bırakırsın hüznü şahlandırır en kocaman yere koyarsın bir dostun düşük çenesinde gezer bir defin gergin derisinde yüzer bir aşkın cenaze namazını kılarsın avuçlarına sığan memeler arasında secdeye her vardığında aklından geçenleri düşmesinler diye tutar yüzündeki gülümsemeyle bir aşka daha cenabet girersin
acı bana beni unutturuyor kalp acın dele dele sarmaşık dallarıyla sarıldığın acın tutunacak bir damar daha kalmadı bedenimin topraklarında köksüz ve de nursuz ne öküzler çift sürdü bu bedende ne koyunlar meledi en çok sert kemiklerden geçip yumuşak saçlara kadar atlayan keçiler sevildi
herkes kendine herkes kendi gerçekliğinde biraz siyah biraz mavi bir tek acı vakalar ziftli temizlenmeyen bir ciğer gibi geçmiş ve derin soluklarda tıkanıp kalan