Kayıtlar

Ocak 26, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
aşka geldik  eş dost birlikte tavernaya benzedi ortam vura vura öldük dibine bırak inadı da ver kendini aşka
bir evi olunca insanın kafasını ve kalbini sokacak bak ne kadar da güvende değil mi mutsuz da olsa güvende
aşkı düşürdüm elimden küçük güzel gözlerine dalmak düştü bana içine
sandıklar açtı delinin biri seni yatırdı kucağına tarihin naftalin kokusunu içine çekti biri başa döndü ansızın
sabahı çekip alıyorum tanrıdan bizim daha çok ihtiyacımız var aydınlığa
yardıma yalvarıyor kaldırımda küçük elleriyle ve kan kokan gözleriyle bir ceylan barut kokusu ciğerine dek inmiş ağlıyor
sadece sadece istiyorum seni gökyüzünün bulutu istemesi yağmurun toprağa düşmesi kanın damara girmesi kılın deriden çıkması gözün görmesi elin tutması denizin dalgası terin tuzu aklın kaçamakları öpüşmelerin salyası rakının buzu ananın sütü gibi sadece istiyorum seni
içinden demiyor musun o benim olmalı diye diyorsun neden utanasın ki değil mi sadece istiyorsun
ne vakit sarsam sana aklımı yaşamak geçiyor sadece içinden sonsuzluğa doğru yolculuk gibi
bütün sulardan sadece özgürlük akar tutamazsın yıkanabilir taşabilirsin
yarım lafların bitik üzüntüleri işte bütün bunlar ne söylendiği değil ne anladığın işte seni sarsan
hala ve hep gözümün önünden arkanda parlayan ışık ah içinden çıkan o ışık kalbimin aydınlığı
dostuna borçlanmaz insan insan dostuna almamacasına verir
bütün yeni sevdalardan bütün eski sevdaların hesabını bir seferde almaya kalkıyorsun bir tefeci var yukarıda unutuyorsun
az önce yudumlamadık mı bir duble rakıyı ağız ağza az önce demin akmadık mı birbirimize hayata katılmadık mı biz
bazen zaman sadece durur çabasız sen içinde savrulursun korunmasız ve nedenler ararsın kendine her bir darbeye bir sorumlu atarsın zaman bazen aleyhine işler bazen lehine bazen sen içine içine işlersin çaresiz