Kayıtlar

Şubat 16, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
belki de bu pencereden girer sana gönlümden gönderdiğim uçaklar ne biliyorsun belki de daha havalanmadan seni boylar teyyarelerim ne belli belki aşığım ayaklarım yerden kesik kime ne kime kime bu gülüşler kime ne
bu yutkunamayan boğaz kapanamayan gözlerle gelsem yine de ayılana kadar okşar mısın beni
bir soyun sıyrıl kop hatta gel bu direnç insansı değil sen değil terine bırak ruhunu yavrum
daha sana varmadan ayaklarım ne de aklım daha sandalyenin iki bacağı kadarken bacaklarım kana mı susadı dudakların
gözümüzün gördüğü en küçük bebekse gözümüzün içi var mıdır ötesi ilk adetinde gelin yapmak bebeyi
uyumak çok zor değil mi bazen en büyük kaçışken bazen en büyük imkansızlık
sana doğru boşalıyorum beceriksiz parmaklarına rağmen içim güzel ben ne yapayım
seks etikten bağımsız bir şey olmalı beden başka bir şey ahlaksa uydurma birbirini çok iyi tanıyan insanlarla birbirini tanımayan insanlar karşılaşmalı senin olmaktan ve yapmaktan korkmamak lazım sevmeden sevilmeden arzu ederek ve arzulanarak o anı yaşamak kas ve damardan kemik ve mermeri ayıran şey yine insan zekası ve öğrenilmişliğidir bir hıyarla bir sikin yaşattığı orgazm bir amla bir koltuk altının yaşattığı orgazmla aynı şeyse iş beyindedir ne amda ne siktedir onun için arzu senin içindedir
sadece dürüstlük olsa da başka bişi olmasa yani seksin yanında hayat mis olmaz mı ben anlamıyorum insanların genel gayesini yani neye ulaşmak istiyorlar dertleri ne eşitlik ve adaleti bir yana koyuyorum çünkü ütopik olarak zaten tartışmasız ancak insanlar ikili ve çoklu ilişkilerde neyin peşinde billah çözemiyorum demem o ki bu amık dünyanın bir bilinmezi de bence insanın fütursuz gayesi
gece iki bacak iki kasıktan  daha ağır bir ama bir sike  kendini vermeyecek kadar yalın