Kayıtlar

Şubat 10, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
İnsanlar vegan olduğum için beni tebrik ediyor ve cesur olduğumu söylüyorlar. Bu durumda ben de; İnsanları, insanları öldürmedikleri , insan derisinden çanta ve ayakkabı yapmadıkları, onlardan yapılmış ürünleri giymedikleri ve satın almadıkları, insan kıl ve tüylerinden kendilerine yastıklar doldurmadıkları, anne sütünden yoğurt yapmadıkları, kadınlara tecavüz edip, onları hamile bırakıp zorla doğurmalarına neden olmadıkları, o sütlerden, yağ ve tatlı yapmadıkları, daha fazla süt versin diye kadınlara hormon depolamadıkları için, insanların işe yarayan türlü dışkılarından, kanlarından, dişlerinden ve tırnaklarından çeşitli aksesuarlar yapmadıkları için tebrik edebilseydim keşke, bunları yapmadan yaşama cesareti gösterdikleri için gurur duyuyorum diyebilseydim. Sırf dini inançlar gereği, bir ibadet ritüeli olarak kesilen hayvanların sesleriyle çınlayan ara sokaklarda büyüyen çocukların, kanı, vahşeti, insan eline bulaşmış kanı her gün oyun oynadığı duvarın dibinde canlı canlı ya
zaman gibi karışıksın sen de esmer misin düz mü sarışın mısın yuvarlak mı köşeli misin geçirgen mi bilinmez misin sen de
doğaya yaptığın her müdahalede cevabını alacaksın bazen bir sel alıp götürecek yakınlarını bazen bir deprem içine alacak tüm geçmişi göz yaşların söndüremeyecek o gün yangını bir meteor taşı darmadağın edecek şu anı sen ezildikçe ezileceksin ama yine de öğrenmeyeceksin
aşkın için çok erken henüz kalbinin yerini bilmiyorsun çünkü bedenini tanımıyor kendini sevmiyorsun
çok seviyorum seni o kadar çok seviyorum ki öyle çok seviyorum ki beni öldürmeni sözlerinle ellerinle egonla kompleksinle namusunla sahnenin en önünden izlemek için yerimi aldım hazırım öldürebilirsin beni
şimdi bir sevgilin yok diye koynunda bu günün perdesini aralamayacak mısın bakmayacak mısın ışığa tutup yanındaki birinin dudağına al bu da benden sana diye içten bir öpücük yapıştırmayacak mısın yoksa bugün bir sevgilin mal gibi aşıklara mı bakacaksın öküzün trene baktığı gibi yoksa trene binip gidecek misin öküzün yaptığı gibi
sen söyleyince dile gelmez akla gelmez gerçekler insanlar insanları kendi fırsatlarıyla sikerler döllenen acılara güler münasip bir yerlerine kına ağacı dikerler
bu ses içimi oyuyor insanlara dinettikleri bu ağır bu aşağı doğru çeken bu bağımlı tınılar sinirlerime dokunuyor hiç kimse kimsenin iyi olmasını istemiyor herkes birbirinin ızdırapından kederinden acısından depresyonundan besleniyor bir de bundan mutlu olup agresyonuna agresyon katıyor sarıyor da sarıyor
Resim
uzun laflar var otobüse binmiş geliyorlar sallana sallana dura kalka geliyorlar türlü çeşit manzara tekerlek üstü temaslar muavin değdirmeleri adi kolonya kokuları içinde harfler yoldalar bir kazaya kurban gitmezlerse yerlerine ulaşacaklar tuzlayarak yenilen hıyarların şahitliğinde birleşip barış olacaklar eşitlik olacaklar özgürlük olacaklar
kalabalıktık vıy vıy vıy vıy vıy vıy vıy vıy vıy vıy melodisi ile içimize işlemiş omuz başlarımızı titretmiş dilimize pelesenk olmuştu olmuştuk biz tam olmuştuk döndük
Resim
bir hafta geçti kelimeler boynumun yükü oldu yoktum buralarda ama peki nerelerdeydim oraların buralar olamadığı bir türlü yerlerdeydim ağır bir halin en yaşanabilir saatlerinde onlarca kez onlarca insanla halaya durulan toz toprak coğrafyanın en halsiz halinde oradaydım barış diye çırpınan anaların sesleri altında yalancı zılgıtlardan yükselen umutlardaydım ağırlaşmış boynumun yüküyle mardinin taşına kendimi vurdum sisine gözlerimi yağmuruna saçlarımı verdim badem şekeri aldım tarçınlı nar ekşisi patlıcan domates kurusu bıttını defnesi menengiçi tütünü mardine göz koydum gönül gözüme koydum dost tuttum kendime evler arasında döndüm geldim kendimi bir kavga bir gürültü bir savaşta buldum yoruldum