Kayıtlar

Ağustos 25, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
durmak için her zaman bir neden bulabiliriz hareket etmezsek ölebiliriz ölmenin kötü niye biliriz yaşamaya yüklediğimiz anlamdan olsa gerek söyleyerek yaşayabilmek için
bulamadığında beni yanında gerçekten gittiğimdendir söyleyecek sözün kalmayıp kendini gevelediğinde asıl söylemek istediklerin bana değildir
aç kafanı belki görülmeye değer bir şeyler vardır sende ve başkalarında
seni sevmeme özgürlüğümü kullanıyorum sevdiğim zamanlara inat
saçmala saçmalayabiliriz saçmalayabilirsin saçmalayabilirim insanlar saçmalayabilir
biraz böyleyim bu aralar bir gözüm açık bir gözüm kapalı yarı aç yarı tok biraz varım biraz yok bu aralar
çoktandır verdiğin sözleri tutmuyorsun bana değil kendine oynuyorsun çoktandır kalen boş golleri saymıyorsun
dışarıda bir yerlerde değil belki içeride bir yerlerde aramak gerekir ruhunun ikizini
sen durunca o kapının önünde bir kilit misali yürek ne halt yesin sevgili kitlediysen bütün kaderi taktıysan bir demir halkaya sevmekten başka hiç bir şey bilmeyen yürek ne etsin cilveli nidalarının harmanında süt beyaz memelerin üstünden pembeleşmiş az güneş görmüş yakandan içeri süzülüp nasıl girsin bu yürek bir put gibi durabilirken sen
çoktandır yoktum değil mi çünkü çoktandır sen de yoktun benim için
neden bir kadının özgür olmak istemesinden bir erkeğin anladığı şey gidip istediğiyle yatması demek kadar basit birşey
saçlarına aşk sarmış haberin yok yaşlı gözlerin öbek öbek neden bu kadar güzel bakıyorsun onlarla seni çektim denizden sana geldi bu ışık içime girdin neyle gitse boş peki o askıda kalmış bakışlar öyle bir güzel ki şerefsiz o kadar güzel o kadar güzel ki
kayar gider hisler tutulan bir yıldızın kuyruğunda masalara kurulmuş ön yargılar üzerinde sıçrar bazen
lojmanın girişindeki demir kapıyı kapatır mavi mi kırmızı mıydı hafızam taş duvarın üzerine çıkar kapının beş santim olmayan eninde kendi heyecanımızda yüreklenirdik
allaha emanet ol ihanet senin sorunun
sonra ben çok hastalandım üstüne yağmur çok aktı saç uçlarımdan paçalarımdan öksürüğüm çok seni söyledi zamansız kaç uykuyu böldü ansızın soğuklarda bir köpek kızağının bitli rutubetli battaniyesi gibi çok sardı beni çok ne attım üstümden ne bırakmadan tuttum ucunu
bir tarlacık zihin ne ekersen onu biçemediğin mahsulü bazen ipe götürür seni bazen de özgürleştirir