Kayıtlar

Aralık 8, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
kadın tam karşı sandalyesine sarışın uzun biraz şaşkın başka bir kadını oturtmuş leğen kemiğine biriken bütün yükü masanın altından altından akıtıyor kendini taşıtıyor şaşkına şaşkın yalnızca içiyor iki gözü birazcık yaşlı içi çok yaşlı kadın kadına yanaklarının sarkan etlerini toplattırıyor toplayamıyor şaşkın eziliyor gece masa sohbet ve ortama süzülen şişman adamlar dört bir yandan sıkıştırıyor sarışın uzun biraz şaşkın kadını
uyur uyanık bir yerde beni çağırdığını duydum gelemiyorum gel dediğini işittim göğsüne kapattım göğsümü
bana bıraktıklarınla benden aldıklarını hemen şimdi karşılaştırmak istemen senin canını yakabilir
sabahı edeceğim gölgende bırakıp gittin yine az önce bu ne hırs bu ne öfke
iyi bir gece mi istiyorsun kendin için hiç bir şey olmamış gibi bütün iyileri doldurup yastığına üzerine yatmak mı istiyorsun üzerinde şeytanın elbisesi yokmuş gibi
bitiyor diye ağlayamayacağım bu film başladığı yeri hatırlamadığım için ağlamayacağım
sabahın ezanıyla hani bildiğimiz en erken vakit o diye diyorum beklemeye başlarım kapında hani bildiğimiz en tanıdık his o diye diyorum seni sonsuza dek özleyebilirim
korkuyorsam bir çarmıha gersinler beni kelimelerimin kemiği varsa o kemikle boğsunlar beni büzülüyorsa sesim büzüğüme tıksınlar tüm kelimeleri bir duvarı kanla boyamıyorsa hakikat o duvara sersinler beni özgürlük için atmıyorsa bu kalp özgürce söksünler kalbimi varmıyorsa adımlarım sana adım adım ezsinler beni
bir kadın var hayalimde hayallerimi alt üst eden
nereden beri yoldayım biliyor musun bakışların ardıma düştüğünden beri
ağrılarım artıyor kasıklarıma doğru çünkü abanıyorsun boğazımdan içeri sen ölçüyü bilmiyorsun deve çağında kalmışsın uzuyorsun
bana çok sert ve dar bir yerden giriyorsun kendi rızamla açmıyorum yolları nereyi tıuzlayabilirsin nereyi buzlayabilirsin bir de seni görelim derim köy yoluna çevirdin bizi
şimdi olacaklardan ben sorumlu değilim şimdi olacakları ben kendim seçmedim şimdi olmayanlardan da ben sorumlu değilim
sen ne direndin ben değilim diye ben ısrar etmedim ki sensin diye sen ne tutturdun benim diye ben demedim ki sensin diye
ağlarım dizlerime kapanıp kimseye ayıp edemem sümüklerimi akıtıp kazağımın koluna sürterim kendimi bir duygusal orgazmımı daha tamamlarım
bana yalan söyleme biz inanırız ruhumla ikimiz ya siz ikiniz inanır mısınız kendinize
bak ne diyeceğim kızma bana ellemeyince sen elledi diye başkası kızma sen bak ne diyeceğim beni sana bilme sen
ya bu rakı ne güzel bir şey bütün dünyayı beyaz herkesi buz gibi şeffaf bütün tatları meze gibi eşsiz kılıyor şerefine hayat
senin çok hissetmene neden oldum özür dilerim seni çok hissettim özür dilerim herkes yanılır özür dileme
bazen boşa sallarız mendilimizi ve kimin bizi sevgisiyle boğacağını bilemeyiz bazen hiç bilmeden ölüveririz
aklım kayıyor kaydıraklarından buz tutmuşsun üşüyorum
benim içimi mi gördün acaba yoksa bu kadar yakın kalır mıydı gözlerin gözlerime
memelerimin üstünde memelerin huzurla uyuyoruz hayalimde
hadi kaldır yelkenini deniz tufan kalktı sen yoksun
bak benim sana söyleyeceklerim var şükürler olsun geldin girdin hayatıma bir baktım ki ben seni sevmekten değil senin beni sevmenden korkuyorum ben bir baktım ki senden değil kendimden korkuyorum ben bir baktım ki seni değil her şeyi seviyorum
omuzlarımdan aşağı titriyor kalbim ucunda sen
volkan gibi patlıyorsun içimde kendi kendine yanıyorsun içinde
deli deli kalbim gel çok istersem gelir misin
oysa hiç bir şey bilmiyorsun hakkımda bense seni sevdiğimi biliyorum hakkında
salıncak kurarım kollarına yeter ki gitme
kumsala koşmuşum donsuz savunmasız sallanmış iki lop sallamışım dünyayı
yok çabalama kıskanmıyorum başka bölgeden gelen en çekici kadını davran yiğitliğine ona yanıyorum ben
patladı bu dudaklar sensiz gel de bir yala doyunca rengini bulsun zavallılar
kalıp içine çekebilirdin demek ki beni çekmedin basıp gidebilirdin demek ki gittin
arkadaş ne kıymetliymiş taşşakların soğukta büzülmesinler diye böyle alalım dedik yok onlar kendi donunda zaten büzükler dedin
valla en çok sapıklığa yatkın yarı sakin bilinmez bir huzur  taşıyan ses tonuyla anlatmanı oradan çıkan seslerin derinlere yayılmasını seviyorum bekliyorum ne zaman dişlerinin kalesine takılacaklar diye seviyorum dinlemeyi seni
üç mahalleyi ağzın açık koşarsan kar yağarken hasta zannederler tabi seni hasta mısın  kar yağarken ağzın açık  koşuyorsun  üç mahalleyi
bir liste yaptım gönlümde duvardan duvara çentik akıyor aktıkça besleniyor meret
vallahi de çağırıyor bu mey beni şimdi gitmezsem yüzüme tükürmez mi sevdanın emekli melekleri
kaldır çehreni yerden dostum utanılacak bir bok yemedin sen sevdin yalnız
yol taş taş bu yollar minik minik ayakların altında kocaman kocaman yollar ince topuklara hassas kalplere tuzaklı bu yollar ama yollar ne yazar kaç yazar
leke rakı beyazı martı kalbimde küçük kara bir leke çırptıkça kanatlarını büyüyor leke
küçük gizli odacıklar kalp kapakcığımın altında seni bekliyorlar
izini kaybediyorum bu yağmur yağdıkça yerini çocukluğumun çam ağacı kokuları alıyor kimi ıhlamura karışıyor kimi toprağa izini kaybediyorum saçlarımda
impossible bir çaba mı peki çok mu difficile onun için mi you lack
aşina aşinayım bu kan kokusuna bir nine sandığından çıkar gibi her seferinde yeniden yeni görmüş gibi hayretlere düşüren baktıkça aşina kalınan bu kanlı sahnelere lanetler gönderiyor henüz doğmamış veletler
aslında aslında sana gönderdiğim küçük tatlı bir not değildi sana gönderdiğim sana seni sevdiğimi yazdığım bir mektuptu okuduğun ama anlamayı reddettiğin gerçek can çekişiyor