Kayıtlar

Ocak 27, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
ne güzelsin istanbul bazen enstürmantel bir müzik gibi sözsüzsün bazen bir çingene çocuk gırtlağında çığırtkan bir çığlık köprülerinin altından akan sularında yıkanan umutlar koşarcasına geçen tramvaylar insanlara gülen dilsiz duvarlar zindanlar kiliseler ve camiler uzun ve dar kaldırımlar orada bekleşen erkekler ışıkların arasında ışıklardan daha da parlak kadınlar parçalanmış gazete kağıtlarının bırakılmışlığında sıvası dökülmüş bekar odaları en güzel denizin en güzel kenarlarında görkemli avizelerini boğaza doğru sallandıran yalılar ve her bir şehirden kopup gelen insanlar basamakları aşınmış kamondo merdivenlerinde içinde sekiz çizen flörtler galataya çıkan sevgililer istiklalde buluşan eller gezi parkında dolaşan sarmaş dolaş fikri firarda deliler ne güzelsin istanbul okundukça bitmeyecek ve hiç tamamlanmayacak bir öyküsün sen
bir yıkıntının ezici çoğunluğuyla kızardı kalbim kan oturdu damarlarıma kaldı düştüm üşüdüm büzüldüm geri dönmek istedim hiç bir delik sızabileceğim kadar esnek yumuşak ve davetkar değildi bir yıkıntının altında ezildim üzerime çöken hayallerde kırıldım ağladım güldüm kendime vurdum kendime vuruldum kırdım sandım hayallerimi ama değil bu yıkıntının failini sende buldum
gizli saklı ilişkiler yürütmeye çalışırken alemi cihandan kendinden geçiyorsun biraz bir sırrın gölgesinde yaşarken aşkını biraz değişiyor biraz hırçınlaşıyorsun et yiyen canlılar gibi azıcık canileşiyorsun
çocukken saatlerce sokakta oynardık acıkmadan susamadan acıksak da susasak da eve girmeden bakardık başımızın çaresine komşu teyzenin penceresinden birazcık su kendi evimizin kapı aralığından birazcık ekmek arası sonra hadi bakalım dön oyuna işte o oyun günlerinin sonunda eve girdiğimde beni en mutlu eden şey banyo kurnasından avuç dolusu içilebilen su ve o suyun sokağın tozu ve terimle karışmış olan tuzlu okyanusu andıran tadı o tadı bir tende buldum kana kana anıma doydum mest oldum
bu kadar çok korkmanı anlayabiliyorum kadınlardan doğurabilen ve isterse doğurmamayı tercih edebilecek iradeye sahip olan kadınlardan nasıl tırstığını biliyorum ama bu kadar kendini beğenmiş ve budala olma hayatta senin tohumlarından çok daha kıymetli şeyler var  ve o korktuğun kadınların en son senin tohumların umurlarında
sana içimi döktüğüm günden beri su kabağı sen gözüme  bir başka tanıdık görünüyorsun üzerindeki maviler bir başka parlıyor saçların sanki gürleşti sana içimi döktüğümden beri sanki suyunla besledin beni ters dönmüş bir ayna gibi içimi dış ettin ve sapına kadar sarstın beni
insanları bir çırpıda suçlamak bir çok şey için bir çok şeyden daha kolay değil mi üzerine fazla düşünmeden aklımıza ilk geldiği gibi yapıştırıvermek ön yargıyı daha kolay ama ön yargıyla yaşamak da daha kolay değil mi nihayetinde bir çok şekilde yaşamaktan
daima güçlü olmak zorunda değilsin ki ölümden korkabilir kendini çaresiz hissedebilirsin ki utancı sana  yalnızlığı sana  çaresizliği sana ölümü yazanlara bırak sen inadına özgür olmaya bak
insanlar nasıl oluyor da başka canlılara yaptığı zulmün ve haksızlığın arkasına ama kitapta bile hayvanları sizin için var ettim etinden sütünden kılından tüyünden derisinden yararlanın diyoru koyabiliyorlar öldürün insanları yiyin diyeydi kitap otuz gün bir metre iple bağlayıp kendi ellerinle balkonunda besleyip bir insanı sonunda da kesip yiyecek miydin ye deyince ye öldür deyince  öldür üre deyince üre oku deyince okuma ama düşün deyince düşünme ama insan ol deyince insan olma ama
uyuman gerekmiyor mu bu saatte bak insanlar evliliğinde bir sorun var sanarlar sorun yaparlar uykum yoktuyu anlatamazsın kendini uykusuzluğun dibinde bulursun yat efendi gibi evliliğin kurulsun
inadına aşık mı oldun sen keşke aşık olsaydın inadına
kadın geldi yanıma durdu anlaştın mı adamla ne zaman görüşeceksiniz dedim anlaştık dedi e ne zaman peki dedim görüşmeyeceğiz dedi ee hani anlaşmıştınız dedim anlaştık görüşmemeye anlaştık dedi ee hadi hayırlısı dedim ama seninle anlaşamadık dedi nasıl yani dedim ee ben adamı seni görmek için teyledim dedi ee bana bi sorsaydın dedim ama sen çok tatlısın insanın içi eriyor aklı düşüyor soramıyor dedi içine sokayım dedim ee allah dedi
her şey yaşadığın ve bulduğun an kıymetli şimdinin yani o anın büyüsü bir kadının bir adamı bırakıp bir kadına vurulması o an yani bu an sonraya yarına taşınmıyor işte o an
o kadın seni anlamıyor sen de ısrarla bunu anlamıyorsun o kadın ısrarla sana takıyor sen de ısrarla bunu takmıyorsun