esmer bir tende kapı gibi sağlam bir anının arkasında dikdörtgen gölgeler gıcırtısında maviye çalan kar manzarasının soğukluğunda ayak parmaklarında bir donmak hissi ne kadar kapı çalsan hepsi kapalı telaşen canına yetmiş ağzının ortasında bir yürek pıt pıt siyah paçalı bir pantolon çünkü gerisi yok aklın ayaklarında geçmiş hepsi geçmiş
Kayıtlar
Şubat 17, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Tanıdıklık üzerine laflarım var. Sözler, isimler, kokular, mekanlar, tenler, sesler, bakışlar, tatlar liste uzar gider… Ve kendisiyle bir derde düşer insan bir de bu tanıdıkların yansımasında belki özlenir. Şayet nefret edilmiyor, tiksinilmiyor, korkulmuyor, kaçılmıyor, seviniliyor sa... ve elbette olmaz mı hepsi bir arada hem nefret edip hem özlemez mi insan? Nefret bazen özlemi ve aşkı beslemez mi, bazen de tersi olmaz mı? Tanıdık mekanlara dönelim biz; o mekanlardaki tanıdık tiz kadın sesine ve onun üzerine geçmişte yapılan konuşmalara, tuzun tende tercihe bağlı bırakıldığı yaz tatilleri planlarının konuşulduğu masalarda buluşan, kimi nasırlı, kimi çekmiş ellerin bakımsızlığına atlayan her şeyden konuşabilen ne idüğü belirsiz tanıdıklara dönelim biz. Sahile, denizin şahitliğine, hikayelerde vardır ancak sandığımız dehlizlere oradan çamurlu kasabalara… Sen buralardan geçtin diye mi gelemedim ben bunca gün, bunca ay buralara? Seni tanıdık sohbetlerde aldatacağım, ih
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
insan işinde kaybolunca hayat değersizleşiyor gibi geliyor değil mi işçi kardeşlerim ama hayat biz ne kadar ediyorsak o kadar etmiyor mu zaten bir denizciye her gün deniz muhteşem mi geliyor insan insana her gün çekişi toplum üzerine hep fedakarlık yapılası mı görünüyor hayat işin içinde kayboluyorsa biz de kaybolmuyor muyuz biraz işçi kardeşlerim