masa ile sandalye arasında
bir boşlukta yüzüyor gibiyim
yazıyı çiziyi gözlerim yarı kapalı beceriyorum
kafam mengenenin arasında
parmaklarımın ucundan ateş çıkıyor
dişlerimin arasından akan sıvı
çenemden bacaklarımın arasına doğru doluyor
yeşil bir kurbağa gibi yansıyorum ekrana
mavi bir ot gibi
yok duman gibi gri
bilemedim ki
sahte bir jinekoloğun elleri
arasında iki bacağımı ayırmış
kafamı bulmaya çalışıyorum
dönen bu şey bir sinek gibi
tepemde
dönen bu şey bir dünya mı
bilemedim ki
ensemden sırtıma doğru
yayılan sıcaklık
omuz başlarımda ki bu karıncalanma
dilimin ağzımın içinde büyümesi
göğsümdeki kaşıntı
sandalyeden düşmek üzere olan kıçım
penceremde sallanan
osuruk ağacının dalları
kasetten çalan acı ciyak kadın sesi
önüme önüme düşen başım
hay bu başım
ey yüce tanrım diyemeyen
allahsız başım
dön de durma
büyüyen göz bebeklerim yuvalarından fırlama
göz kapaklarım zorlanma
afyonlu kalbim çarpma
çarpma
çarpma
çarpma yolundan çıkartma insanları
yarı yolda bırakma
saçlarım sararıp sararıp durma
yağmurlarla dolma
su çiçeği deliklerim
çıplak ayak koşma
kesme ayak bileklerini
benleri kışkırtma
kanla boyama yeryüzünü
omurgana yüklenme
durma durma aklım
kaçma kaçma kafatasımdan sızma
sız sız
havaya sız rüzgarlardan al hızını
kara bir büyü ile
bu salakların aklına sız
düş kıçım
eğilme başım
uç kalbim
durma durma aklım

Yorumlar

  1. havandan mıdır suyundan mı bilemedim... elime alıp teşefonu not dültüm, peş peşe kelimeler yazdım bende o sandalyeden kıçımı kaldırıp digeceğim yere varana kadar.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kendine yolculuğa çıkan bir mentinin çok keyifli hikayesi!